Telif ve Fikri Mülkiyet Hakları

TELİF VE FİKRİ MÜLKİYET HAKLARI :

Fikri Mülkiyet, Avrupa Birliğine giriş sürecinde bulunan ülkemiz için hukukun uyumlaştırılması çalışmalarının yoğunlaştığı bir odak noktası olarak karşımıza çıkmaktadır.

1951 yılında hazırlanan ve o günün şartlarına göre çok ileri düzeyde bulunan Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, uluslararası anlaşmalar ve Avrupa Birliği tarafından hazırlanan yönergelerde belirlenen kurallara uygun olarak yapılan değişiklikler sonucunda en son halini almış bulunmaktadır.

Yapısı itibariyle karışık bir görünüm arz eden yasa, getirmiş olduğu yeni düzenlemeler ve kavramlarla Avrupa Birliği’nde yer alan ülkelerin hukukuna bir ölçüde uyum sağlamıştır. Son yapılan değişiklik ile, özellikle “İşlenmeler”, “Komşu Hak”, “Kiralama” gibi yeni kavramlar ortaya çıkmıştır. Yanı sıra, bilgisayar yazılımları da açıkça “Eser” olarak belirlenmiş ve fikri mülkiyet kapsamına alınmıştır.

Şu an Fikri Haklar konusunda hukukumuzda, Kablolu Yayıncılık ve Uydu Yayınları konusunda eksiklikler bulunmaktadır. Bunların da en kısa sürede tamamlanacağını ümit ediyoruz.

 

Yasanın açıklanmasına geçmeden önce Fikri Mülkiyet hakkının konusunu teşkil eden “Eser” kavramının açıklanması gerekmektedir.

“Eser, sahibinin özelliklerini taşıyan ve bir fikri çalışma sonucunda meydana getirilip, yasada belirtilen tanımlamalara uyan şeydir” .

Bu noktada, birbirine yakın olmakla birlikte, farklı kavramları ifade etmeye yarayan Keşif ve Buluş’tan da söz etmemiz gerekmektedir.

Buluş ve eser insan zekasının veya düşüncesinin sonucu olan ürünlerdir. Ancak buluş, sanayide tatbik kabiliyeti olan, yenilik taşıyan ve mevcut fen ve ilimde ilerleme kaydeden şeylerdir. Buluş bir tanedir ve buluşu ilk yapanın tescil hakkı geçerlidir. Her ne kadar buluşlarla ilgili tescil söz konusu ise de, bu patent haklarını ilgilendirdiğinden Fikir ve Sanat Eserleri konusu içinde ele alınmamıştır.

“Keşif”, bir doğa yasasının veya zaten var olupta bilinemeyen bir şeyin ortaya çıkartılması, açıklanmasıdır. Keşif, keşfi yapanın adıyla anılmakla birlikte, herhangi bir şekilde tescil edilmesi veya ticari nitelik kazanması mümkün olamayacağından, hukuken Fikri Mülkiyet Hakkı olarak koruma altına alınamaz.

Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile “Eser” ve “Eser Sahibinin Fikri Hakları” koruma altına alınmıştır. Yasada, öncelikle “Eser”in tanımı yapılmıştır. Sayılanlara uymayanlar “Eser” olarak nitelenemeyecek ve yasada belirlenen haklara sahip olamayacaklardır.

 

I. Fikir ve Sanat Eserleri Yasada;

1. İlim ve Sanat Eserleri

• Herhangi bir şekilde dil ve yazı ile ifade olunan eserler ve her biçim altında ifade edilen bilgisayar programları ve bir sonraki aşamada program sonucu doğurması koşuluyla bunların hazırlık tasarımları;

• Her nevi rakıslar (danslar), yazılı koreografi eserleri, pandomimler ve buna benzer sahne eserleri;

• Estetik yönü bulunmayan her nevi teknik ve ilmi mahiyette fotoğraf eserleriyle, haritalar, planlar, projeler, krokiler, resimler, coğrafya ve topografyaya ait maket ve benzerleri, mimarlık ve şehircilik tasarımları ve projeleri, mimari maketler, endüstri, çevre ve sahne tasarım ve projeleri.

• Arayüzüne temel oluşturan düşünce ve ilkeleri de içine almak üzere, bir bilgisayar programının her hangi bir öğesine temel oluşturan düşünce ve ilkeler eser sayılmaz.

 

2. Musiki Eserleri

Her çeşit sözlü veya sözsüz bestelerdir.

 

3. Güzel Sanatlar Eserleri

Estetik değere sahip olan tablolar, resimler, pasteller, gravürler, güzel yazı ve tezhipler, kaligrafi, serigrafi, kazıma, oyma kakma usulleriyle çizilen eserler; heykeller, kabartmalar; mimarlık eserleri; foto grafik eserler, slaytlar; grafik eserleri, karikatürler, her türlü tiplemeler güzel sanatlar eserleri olarak sayılmıştır.

 

4. Sinema Eserleri

Sinema filmleri; öğretici ve teknik mahiyette olan veya günlük olayları tespit eden filmler; her çeşit ilmi, teknik veya estetik değere haiz projeksiyon diyapozitifleri sinema eserleri olarak sayılmışlardır.

 

5. İşlenmeler

Yasada yapılan son değişiklik ile “İşlenmeler” kavramı getirilmiştir. Buna göre işlenmeler; diğer bir eserden istifade suretiyle meydana getirilip de bu esere göre farklı ve bağımsız olmayan yazılı fikir ve sanat mahsulleridir.

Yasada, işlenme sayılacak olanlardan başlıcalar belirtilmiştir. Bunlar;

• Bir bilgisayar programının uyarlanması, düzenlenmesi veya herhangi bir şekilde değişim yapılması;

• Belli bir amaç için ve belirli bir plan dahilinde verilerin ve materyallerin seçilip derlenmesi sonucu ortaya çıkan veri tabanları;

• Tercümeler;

• Roman, hikaye, şiir ve tiyatro piyesi gibi eserlerden birinin sayılanlardan diğerine çevrilmesi;

• Musiki, güzel sanatlar, ilim ve edebiyat eserlerinin film haline sokulması;

• Güzel sanatlar eserlerinden birinin diğerine çevrilmesi;

• Külliyat yayınlanması;

• Seçme ve toplama eserler yapılması;

• Başkasına ait bir eserin izah veya şerhi.

 

Bir işlenmenin sahibi, asıl eser sahibinin hakları saklı kalmak kaydıyla onu işleyendir.

II. Eser Sahibinin Hukuki Durumu

Bir eserin sahibi onu meydana getiren gerçek kişidir. Ancak, son değişikliğin ek 2.maddesinde; “Bu kanundaki koruma süreleri komşu haklar, sinema eserleri, bilgisayar programları ve veri tabanları bakımından, Kanun yürürlüğe girdiği tarihten sonra alenileşen eserlere, işlenmelere ve mahsullere uygulanır” hükmü getirilmekle, değişiklikten (07/06/1995 tarihinden) önce alenileşmiş bulunan eserler için tüzel kişilerin eser sahibi olabileceği; bu tarihten sonra alenileşen eserlerde ise tüzel kişilerin eser sahibi olamayacakları kabul edilmiştir.

Değişiklikle;

 

“Aralarındaki özel sözleşmeden veya işin mahiyetinden aksi anlaşılmadıkça; memur, hizmetli ve işçilerin işlerini görürken meydana getirdikleri eserlerin mali hak sahipleri, bunları çalıştıran veya tayin edenlerdir.” denilmek suretiyle, tüzel kişilere sadece mali hak sahipliği imkanı tanınmıştır.

Bunun dışında, bir eserin yapımcısı veya yayımlayıcısı, ancak eserin sahibi ile yapacağı sözleşmeye göre mali hakları kullanabilir.

Birden fazla kimselerin birlikte meydana getirdikleri eserin kısımlarına ayrılması mümkünse, her biri vücuda getirdiği kısmın sahibi sayılır. Birlikte meydana getirilen eser ayrılmaz bir bütün teşkil ediyorsa, eserin sahibi onu meydana getirenlerin birliğidir. Birliğe, adi şirket hakkındaki hükümler uygulanır.

Eserin bütünü ve parçaları üzerinde eser sahibinin mali ve manevi hakları mevcut olup, yasa uyarınca bu hakları koruma altına alınmıştır.

1. Manevi haklar

Umuma arz yetkisi,

Bir eserin umuma arz edilip edilmemesi, yayımlanma zamanı ve tarzını eser sahibi belirler.

Adının belirlenmesi,

Bir eserin adının belirlenmesi de eser sahibinin yetkisindedir. Eserin kopyaları üzerinde eser sahibi tarafından belirlenen eserin adı ve kopya adetinin belirtilmesi, kopya veya işlenme olduğunun da açıkça gösterilmesi şarttır.

Eserde değişiklik yapılmasını men etmek,

Eser sahibinin izni olmaksızın, eserde, eserin veya eser sahibinin adında değişiklik yapılamaz.

Mali haklar

Mali haklar; “Faydalanma” hakkı, “İşleme” hakkı, “Çoğaltma” hakkı, “Yayma” hakkı, “ Temsil” hakkı, “Radyo ile Yayım” hakkını kapsar. Bu haklar münhasıran eser sahibine aittir.

Mali haklarda koruma süresi, eser sahibinin yaşadığı sürece ve ölümünden itibaren 70 yıldır. İlk eser sahibi tüzel kişi ise, koruma süresi aleniyet tarihinden itibaren 70 yıldır.

III. Alıntı Yapılması ve Eserin Kullanımı

Yasanın 35.maddesi ile, bir eserden alıntı yapıldığı belirtilmek suretiyle, belirli ölçülerde “İktibas” (alıntı) yapılması hakkı tanınmıştır. Buna göre; alenileşmiş bir eserin bazı cümle ve fıkralarının alınması; yayımlanmış bir bestenin en çok tema, motif, pasaj ve fikir nevinden parçalarının alınması; eserin içeriğinin açıklanması amacıyla bir ilim eserine konulması; ilmi konferans ve derslerde konuyu aydınlatmak için gösterilmesi serbesttir.

38.madde ile bilgisayar programları için özel bir hüküm getirilmiştir. Buna göre; Sözleşmede belirleyici hükümlerin olmaması halinde, bilgisayar programının onu hukuki yollardan edinen kişi tarafından çoğaltılması ve işlenmesi serbesttir. Bilgisayar programını yasal yollardan edinen kişinin programı yüklemesi, çalıştırması ve hataları düzeltmesi, kullanım süresince bir adet yedekleme kopyası alması sözleşme ile engellenemez. Kullanım hakkına sahip kişinin programın herhangi bir öğesi altında yatan düşünce ve ilkeleri belirlemek amacıyla, programın işleyişini gözlemlemesi, incelemesi ve sınaması serbesttir. Bilgisayar programlarının ara işlerliğini gerçekleştirmek üzere gerekli bilgileri elde etmek için, çoğaltılması ve işlenmesi anlamında kod’un çoğaltılması veya kod formunun çevirisi, bu fiillerin kullanma hakkına sahip kişi tarafından yapılması, ara işlerliği gerçekleştirmek için gerekli bilginin kullanıma sunulmamış olması ve ara işlerliği gerçekleştirmek için gereken program parçaları ile sınırlı olması halinde serbesttir. Bu işlem neticesinde elde edilen bilgiler; bağımsız yaratılmış bilgisayar programının ara işlerliğinin gerçekleştirilmesi dışında kullanılamaz veya başkalarına verilemez; ifade ediliş tarzı bakımından esastan benzer bir bilgisayar programının geliştirilmesi için kullanılamaz.

IV. Sözleşme ve Tasarruflar

Eser sahibi veya mirasçıları, kendilerine tanınan mali hakları süre, yer ve içerik itibariyle sınırlı veya sınırsız, karşılıklı veya karşılıksız olarak başkalarına devredebilir. Mali hakları sadece kullanma yetkisi de diğer bir kimseye bırakılabilir. Sayılan tasarruflar, henüz vücuda getirilmemiş veya tamamlanacak olan bir esere ilişkin ise geçersizdir. Ancak, eser henüz vücuda getirilmeden önce verilen taahhütler geçerlidir.

Mali haklara dair sözleşmelerin yazılı şekilde yapılması ve konusunu teşkil eden hakların ayrı ayrı gösterilmesi zorunludur.

Mali hak sahipleri, çoğaltılarak satışa çıkartılacak olan eserlerin bütün nüshalarına işaret ve seri numarası koymak zorundadırlar.

Mali bir hakkı yahut kullanma ruhsatını devre yetkili olmayan kimseden devralan kişi, iyi niyetli dahi olsa iktisabı geçersizdir.

Aksi kararlaştırılmış olmadıkça, mali bir hakkın devri veya bir ruhsatın verilmesi, eserin tercüme veya sair işlenmelerini kapsamaz.

V. Esere Tecavüz Halinde Eser Sahibinin Hakları

1. Tecavüzün ref’i davası

Manevi veya mali hakları tecavüze uğrayan kimse tecavüz edene karşı tecavüzün önlenmesi için dava açabilir. Bu davanın açılabilmesi için tecavüz edenin kusurlu olması gerekmez. Yasada, mahkemenin duruma göre tecavüzün önlenmesi için gerekli olan bütün tedbirlerin uygulanmasına karar vereceği belirtilmiştir.

Eser, hak sahibinin izni olmaksızın çevrilmiş, sözleşmede belirtilenden fazla sayıda basılmış ise eser sahibi tazminat olarak rayiç bedel itibariyle uğradığı zararın en çok üç katının verilmesini isteyebilir. Eser sahibi, çoğaltılan kopyaların, çoğaltmaya yarayan film, kalıp ve benzeri araçların imhasını veya uygun bir bedel karşılığında kendisine verilmesini talep edebilir.

2. Tecavüzün men’i davası

Eser sahibi, mali veya manevi haklarına muhtemel tecavüz tehlikesinin önlenmesi için dava açabilir.

3. Tazminat davası

Manevi hakları ihlal edilen kişi uğradığı manevi zarara karşılık kendisine manevi tazminat ödenmesi için dava açabilir. Yanı sıra, sağlanan kârın kendisine verilmesini de isteyebilir.

4. Ceza davaları

Eser sahibinin izni olmaksızın eseri;

• Umuma arz eden veya yayımlayan, esere veya suretlerine ad koyan, kendi eseri gibi gösteren alıntı yapılması halinde kaynak göstermeyen veya aldatıcı kaynak gösteren;

• İşleyen, çoğaltan, satan, umumi yerlerde gösteren, yayan kiralayan, ithal eden; kişiler üç aydan bir yıla kadar hapis cezasına çarptırılır.

• Kanun hükümlerine aykırı olarak çoğaltıldığını bildiği veya bilmesi icap ettiği bir eserin nüshalarını ticari amaçla elinde bulunduran;

• Tek amacı bir bilgisayar programını korumak için uygulanan bir teknik aygıtı geçersiz kılınmasına veya izinsiz ortadan kaldırılmasına yarayan herhangi bir teknik aracı ticari amaçla elinde bulunduran veya dağıtan kişiler üç aydan üç yıla kadar hapis cezasına çarptırılır.

VI. Komşu Hak

Yapılan değişiklik neticesinde, hukukumuza komşu hak sahipliği kavramı getirilmiştir. Yasada komşu hak; “Eser sahibinin maddi ve manevi haklarını ihlal etmemek kaydıyla, fikir ve sanat eserlerini özgün bir biçimde icra eden, yorumlayan, icracı sanatçılarla bir icrayı ya da sesleri ilk defa tespit eden ses taşıyıcısı yapımcıları ve radyo televizyon kuruluşlarının, eser sahibinin haklarına komşu hakları vardır.” şeklinde tanımlanmıştır.

Bu tanıma göre, herhangi bir eseri icra eden sanatçıların bu eser üzerinde komşu hakları vardır.